DOĞUM SONRASI DEPRESYON

Depresyon dünyada çok sık görülen, her yaş grubunda karşımıza çıkabilen ve çeşitli şikâyetlerle kendini gösterebilen bir duygu durum bozukluğudur. Birçok insan çeşitli sebeplerden ve yaşantısal deneyimlerinden ötürü çeşitli depresyon türleri ile mücadele etmektedir. ‘’Postpartum’’ adını verdiğimiz doğum sonrası depresyon da, depresyon türlerinden bir tanesidir. İlk olarak doğum sonrası depresyon, anne olmak için henüz hazır hissetmeyen kişilerde olabileceği kadar heyecanla bebeğini bekleyen ve anne olmak için hazır hisseden kişilerde de gözükebilmektedir. Birçok kadın postpartum depresyonu deneyimlemekte ancak fark etmemektedir.

Postpartum depresyon; doğumdan sonraki ilk 4 hafta içerisinde, sevinçli veya mutlu olması beklenen annenin daha ziyade hüzünlü, kederli veya üzgün bir duygu durumunda olmasıyla bağlantılıdır. Aileye yeni katılan bir birey ile yaşamaya başlamak beraberinde birçok sorumluluğu getirebilmekte ve bu durum yeni doğum yapan bireyler için birçok duygusal sorunu ortaya çıkarabilmektedir. Her ne kadar bir çocuğun doğumu, anne olma fikri ve bir bebeğin varlığı mutlu bir olay gibi görünse de, doğum sonrası depresyon yaşayan kişilerdeki duygu durum mutsuzluk ve kederli olma hali ile ilişkilidir. Birçok kişi mutlu olmaları gerektiğine inandıkları bir dönemde depresif duygular taşıdıklarından dolayı suçluluk duygusuyla dolabilirler. Öte yandan yeni doğum yapan bir annenin bebeğini emzirmek istememesi, önceden severek yaptığı aktiviteleri yapmak istememesi, bebeğin ağlamalarına tahammülünün olmaması ve kendisinin duygu durumunda yoğun bir çökkünlük hissi olması,  postpartum depresyonunun en belirgin göstergeleridir. Nitekim bebek bakımı sağlamak, bebekle iletişim kurmak, yeni rolleri öğrenmek ve bebekle ilgili problemlerle baş etmek, postpartum dönemindeki ebeveynleri zorlayabilmektedir.

Depresyonun meydana geliş nedenleri arasında elbette genetik yatkınlık söz konusudur. Ailede ki herhangi bir üyenin daha önce depresyon göstermiş olması gelecek nesiller adına genetik yatkınlık oluşturabilmektedir. Öte yandan bazı risk faktörleri de doğum sonrası depresyonuna neden olabilmektedir. Örneğin; kadının ya da eşinin işsizliği, sosyal desteğin yetersiz olması, evlilikle ilgili sorunlar, beklenmedik yaşamsal olaylar (ölüm, ayrılık vb.), planlanmamış gebelikler, kayıpla sonlanan gebelikler veya bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılar gibi birçok farklı sebep postpartum depresyonuna neden olabilmektedir.

 Doğum sonrası depresyon, dikkat edilmesi ve fark edilmesi gereken önemli bir konudur. Postpartum depresyonda anne ve bebek bağı ciddi bir şekilde bozulabilir. Hem annenin sağlığı için hem de bebekle arasında kuracağı bağ için bir sorun oluşabilir. Yeni doğan bir bebeğin ihtiyaç duyduğu şey bir bağlanma figürüdür. İhtiyaçlarını dile getirmesinin tek yolu ağlamak olduğu için, bebek onu anlayabilen ve sevgi gösterebilen bir figür aramaktadır. Ancak depresyon belirtileri bebeğin ihtiyaçlarını karşılamada engel oluşturacağı için anne bebek ilişkisi bozulur ve bebek alması gereken temel güven duygusunu kazanamayabilir. Bu sebeple, bebeklikte oldukça önemli olan bağlanma ve güven duygusu yeteri kadar gelişemediği için ilerleyen yaşlarında çocuk çevresiyle veya kendi içerisinde bazı problemlerle baş etmek durumunda kalabilir. Bu nedenle, postpartum döneminde görülen depresyon, sadece anne için değil bebek ve tüm aile için olumsuz sonuçlar doğurabileceğinden özel bir yaklaşım gerektirir. Doğum sonrası depresyon belirtileri ne kadar çabuk gözlemlenebilirse (özellikle doğumdan sonraki ilk 4 hafta önemli) müdahale imkânı o kadar kolay olacaktır. Bu süreçte eşlerin desteği de oldukça mühimdir. Bebeğin bakımı ile ilgilenmek ve anneye destek olmak, depresyon sürecinde olumlu bir etki yaratacaktır.

Her ne kadar yeni bir bebeğin dünyaya gelmesi mutlu ve sevinçli bir haber de olsa, postpartum yaşayan kişinin duygu durumu çökkün olacağından; ‘’Ne kadar güzel bir haber, niye üzülüyorsun?’’, ‘’ Neden bebeğinle ilgilenmiyorsun? ’’ gibi söylemler kişiye daha iyi gelmeyecektir. Birbirimizin yaşantılarına, öykülerine ve mücadelelerine saygı ve sevgi duyabilmemiz ve hiçbir acıyı, sıkıntıyı hafife almamamız bu noktada oldukça kıymetli olacaktır.

Kaynak: Kara, B., Çakmaklı, P., Nacak, E., & Türeci, F. (2001). Doğum sonrası depresyon. Sted, 10(9), 333-4.

O'hara, M. W., & Swain, A. M. (1996). Rates and risk of postpartum depression—a meta-analysis. International review of psychiatry, 8(1), 37-54.