Narsisizm terimi, Yunan mitolojisinde anlatılan bir efsaneden gelmektedir. Efsaneye göre, güzel bir peri kızı olan Echo’nun aşkına karşılık vermediği için tanrılar tarafından cezalandırılan Narkisos, bir gün avlanmaya çıktığında çok susar ve bitkin bir şekilde, nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, suda yansıyan kendi yüzünü ve vücudunun güzelliğini görür. Bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine âşık olur. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür. Bu anlamlı trajedi bizlere, aşırı öz-sevginin yaratabildiği yıkıcılığı göstermekteyken, narsisizm teriminin kökeninin bu efsaneye dayandığı da bilinmektedir.
Bu yazı her ne kadar Narsisistik Kişilik Bozukluğu’na dair bilgi veriyor olsa da narsisizm çok geniş bir spektrumdur. İçerisinde çeşitli boyutları barındırmaktadır. Narsisizm, kişinin kendine dair öğelerini koruması adına her bireyde bir miktar gördüğümüz bir örgütlenmedir. Fakat Narsisistik Kişilik Bozukluğu’nun tek bir tanım cümlesi olmayıp, çok geniş bir spektruma sahip olduğu bilinmektedir. En geniş kapsamıyla, Narsisistik Kişilik Bozukluğu; başkaları tarafından beğenilme arzusu içerisinde olmaları ve fazla büyüklenmeci bir tavır sergilemeleri ile karakterize olmaktadır. Örneğin başarılarını ve yeteneklerini abartır; gösterdiği başarılarla orantısız bir biçimde, üstün biri olarak görülme beklentisi içindedirler. Sınırsız başarı, güç, zekâ ya da güzellik ile ilgili düşlemleri vardır. “Özel” ve eşi benzeri bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da üstün diğer kişilerce anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki kurması gerektiğine inanırlar. Çok beğenilmek isterler çünkü çok önemli olduklarını düşünmektedirler. Öte yandan, eleştirilmek narsisistik kişilik bozukluğu olanlar için son derece rahatsız edicidir çünkü onlara her daim hayranlık duyulsun isterler ve beğenilmediklerinde veya eleştirildiklerinde öfkelenebilirler. Empati yapmaları pek mümkün değildir. Başkalarının duygularını ve gereksinmelerini anlamak istemezler. Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanırlar. Devamlı övgü beklemelerinin yanında, derin ilişki kuramazlar çünkü karşılarındaki insana güvenmek konusunda endişe yaşarlar.
‘’Narsisistik Kişilik Bozukluğu’’ erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, büyüklenme (düşlemlerde ya da davranışlarda), beğenilme gereksinimi ve empati yapamama ile giden yaygın bir örüntü sergilemektedir. Bazı teorilere göre bu özelliklerin çok kırılgan bir öz saygıyı gizlediği ve aslında kendini yetersiz gören gizli bir parçalarının var olduğu gerçeği öne sürülmektedir. Aslında sürekli beğenilerek, başkalarından saygı görerek, kendini beğenme duygularını desteklemeye çalışırlar. Bir başka açıdan kişiler arası ilişkilerde temel olan yakınlık ya da sıcaklık duygularından ziyade kendi özsaygılarını şişirmek daha ön planda olmaktadır.
Bazı bakış açılarına göre, kişinin kendini değersiz görmesi veya önemsiz hissetmesindense, kendini çok değerli hissetmesi daha sağlıklı gözükebilir. Ancak sorun, kişinin sadece kendisini sevip, başkasını sevmemesiyle ilişkilidir. Bu durum çoğu zaman kişiler arasında zorlu süreçler yaratabilmekte ve kurulan her türlü ilişki şeklinde problem yaratabilmektedir. Narsisist kişi tarafından, her ne kadar ihtiyaç ve duygularınız anlaşılmasa da, sürekli karşı tarafın böbürlendiği bir ilişki içerisinde de olsanız, unutulmaması gereken bir gerçek var ki; kişinin problemi, kendisinin bile çoğu zaman farkına varamadığı, belki de kabullenemediği bir ihtiyacın varlığından kaynaklanmaktadır. İlişkileriniz içerisinde narsisizme dayalı belirtiler söz konusu ise, uygun bir tedavi sürecinin etkili olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
‘’Narsisistik Kişilik Bozukluğu’’ için, kişilik bozuklukları kategorisinde tasarlanmış belirli tedavi metotlarıyla ilerleme kaydedilebilmektedir. Narsisistik kişilik bozukluğu ile ilgili yukarıdaki belirtilerden 5 ya da daha fazlasının varlığı söz konusu olduğunda bir uzmana danışılması önemli olacaktır.
Hepinize keyifli ve sağlıklı haftalar dilerim.
Kaynak: American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (DSM-5®). American Psychiatric Pub.