KÜLTÜR-SANAT

Nazım Hikmet İnebolu’da Şiir Ödülü sahibini buldu

Dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet'in hem doğum günü hem de Ulusal Kurtuluş Savaşına katılmak üzere İnebolu'ya gelişinin yıldönümü nedeniyle İnebolu Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen "Nazım Hikmet İnebolu'da Şiir Ödülü" ödül töreni 18 Ocak Cumartesi günü İnebolu Belediyesi Sinema ve Çok Amaçlı Salonunda yapıldı.

Dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet'in hem doğum günü hem de Ulusal Kurtuluş Savaşına katılmak üzere İnebolu'ya gelişinin yıldönümü nedeniyle İnebolu Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen "Nazım Hikmet İnebolu'da Şiir Ödülü" ödül töreni 18 Ocak Cumartesi günü İnebolu Belediyesi Sinema ve Çok Amaçlı Salonunda yapıldı. Ödülü Artvin Fen Lisesi öğrencisi Celalettin Kürkçü alkışlarla aldı

İnebolu Belediye Sinema Salonunda düzenlenen Nazım Hikmet İnebolu’da Şiir Ödülü törenine, Belediye Başkan Yardımcıları Necmi Mankaloğlu ile Hakan Kurt, Turizm Komisyonu yönetim kurulu üyeleri,  İnebolu Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Hasan İlyasoğlu ve yönetim kurulu üyeleri, dernek üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Programa konuşmacı olarak ayrıca, Tarih Araştırmacı Mustafa Sıtkı Fakazlı ve Eğitimci-Yazar Mehmet Saydur da katıldı.

‘’İNEBOLU KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ OLARAK YÜKLENDİĞİMİZ SORUMLULUĞUN BÜYÜKLÜĞÜNÜN FARKINDAYIZ’’

İnebolu Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Hasan İlyasoğlu yaptığı açılış konuşmasında; “İnebolu Kültür ve Sanat Derneği olarak yüklendiğimiz sorumluluğun büyüklüğünün farkındayız. “Nâzım Hikmet İnebolu’da” Şiir Ödülü, derneğimizin kurulduğu günden beri kültür, sanat ve edebiyat alanında yılmadan, kararlılıkla yürüttüğü çalışmalarının meyvelerinden biridir. İlk günden bu yana müzik, tiyatro edebiyat alanında yaptığımız çalışmalarımızın yanında yolu İnebolu’dan geçmiş şair, yazar ve sanatçılarımıza vefa borcumuzu ödemeyi, onların isimlerini İnebolu ile yan yana getirmeyi görev edindik. Bugün sadece bir yarışmanın ödül töreni değil, aynı zamanda bir Dünya şairinin tarihindeki önemli bir dönüm noktasının da anılmasıdır. Çünkü Nâzım Hikmet, 19 yaşındayken Kurtuluş Savaşı'na katılmak için bu topraklara, İnebolu'ya gelmiştir. Genç bir idealist olarak, ülkesinin bağımsızlığı ve özgürlüğü için canını ortaya koymaya karar veren bu büyük şair, İnebolu'nun sıcak ve misafirperver topraklarında bir süre kalmış, burada düşüncelerine yön çizmiş ve bu toprakların ruhunu iliklerine kadar hissetmiştir. ‘’ dedi

GENÇLERİMİZİN KALEMLERİYLE ÖZGÜRLÜĞÜ, İNSANLIĞI, BARIŞI VE ADALETİ SAVUNMALARINI TEMENNİ EDİYORUZ.

Başkan İlyasoğlu; ‘’ Nâzım Hikmet, sadece edebiyatı ve şiirleriyle değil, aynı zamanda halkının özgürlüğü uğruna yaptığı fedakarlıklarla da hatırlanacak bir insandır. 19 yaşında bir genç olarak, bu topraklarda, bu coğrafyada, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin ne demek olduğunu öğrenmiş, bu toprakların direncini, insanlarının vatan sevgisini içselleştirmiştir. Bu deneyim, onun şiirlerine ve düşünce dünyasına derin izler bırakmıştır. İnebolu, o dönemde Kurtuluş Savaşı'nın kritik noktalarından biri olarak, büyük bir direniş ve fedakarlığın simgesiydi. Nâzım Hikmet'in bu topraklarda yaşadığı kısa süre, onun ilerleyen yıllarda yazdığı şiirlerde derin bir anlam kazandı. Bugün, şairimizin ve onun gibi yiğitlerin mücadelesinin izlerini, şiirlerinde ve yazılarında görmek, bizlere sadece geçmişi hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda özgürlüğün ve barışın değerini bir kez daha anlamamıza yardımcı olur. İşte bu nedenle, bugün burada genç şairlerimizi ödüllendiriyor olmamız, yalnızca bir yarışmanın ötesinde bir anlam taşımaktadır. Gençlerimizin kalemleriyle özgürlüğü, insanlığı, barışı ve adaleti savunmalarını temenni ediyoruz. Onların kaleminden çıkacak her bir satır, her bir mısra tıpkı Nâzım Hikmet’in şiirlerinde olduğu gibi, bir dönemin, bir mücadelenin, bir halkın sesini dünyaya duyuracak güce sahip olacaktır. Bugün, burada ödül alan genç şairlerimizi içtenlikle kutluyorum. Ancak unutmamalıyız ki, edebiyat bir yarışma değil, bir yolculuktur. Şiir, bir yolculuk, bir arayış, bir anlam keşfidir. Bugün bu ödülleri kazanan gençlerimiz, sadece birer şair değil, aynı zamanda toplumları şekillendirecek, insanlık adına önemli eserler verecek bireylerdir. “Nâzım Hikmet İnebolu’da” Şiir Ödülü 2025  adına hazırladığımız seçki kitapta göreceksiniz ki genç şairlerimizin yazdığı her bir şiir, yeni bir dünyaya açılan yeni bir kapıdır. Gençlerimizin erken yaşlarına, sınırlı deneyimlerine rağmen, gösterdikleri olgunluk ve derinlik, gelecekteki edebiyat yolculuklarının ne denli parlak olacağını gösteriyor. Bu ödül, onların potansiyellerinin bir yansımasıdır. İnebolu Kültür ve Sanat Derneği olarak, her zaman sanatı, kültürü ve edebiyatı desteklemeye, gençlerimize ilham vermeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, sanat, toplumları birleştirir, insanları birbirine yaklaştırır ve insanlık tarihini şekillendirir. ‘’

 “BİZLER EDEBİYAT VE SANATIN, DÖNÜŞÜMDEKİ KRİTİK ROLÜNE İNANIYORUZ“

Nazım Hikmet İnebolu’da Şiir Ödülünün mimarı koordinatörü Özlem Keskin konuşmasında; ‘’Değerli Misafirlerimiz, Öncelikle, burada bizimle olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Çünkü yaptığınız işin doğruluğuna, güzelliğine inanıyorsanız bu işin kim, neresinde duruyorsa, o orada durmadığında bir eksik kalıyorsunuz. Siz olmasaydınız biz eksik kalırdık. Bu akşam ihtimaller arasından burada bizimle bu mutluluğu paylaşmayı tercih etmek de yapılan işe verilen çok büyük bir destektir. Bu yıl “Nâzım Hikmet İnebolu’da” Şiir Ödülünün ilkini gerçekleştirdik. Tıpkı Oğuz Atay Öykü Ödülleri gibi bu ödül de etkinlik olsun, eserleri toplayalım, bir birinci seçelim, ödüllendirelim ve bitirelim şeklinde sıradan bir kalkışma değildi. Bu kararı vermemiz, planlaması, alt yapısının hazırlanması bile yıllar sürdü. Ne yaptığımızı, sürecin çok yorucu olacağını, karşılaşabileceğimiz zorlukları, görebileceğimiz sonuçları bilerek çıktık yola. Sizlerin de bildiği gibi içinde yaşadığımız Dünya düzeni, hızla değişen bir çağın yansıması olarak, insanları teknolojinin ve kapitalizmin egemenliğinde şekillendiriyor. Bu düzen, toplumsal değerleri ve bireysel kimlikleri hızla dönüştürürken, gençleri ve çocukları sık sık kimlik bunalımları ve çıkar ilişkileri arasında bırakıyor. Birkaç yıl önce pamuklara sardığı bebeğinin bir caniye dönüştüğünü şaşkınlıkla sorgulayan aileleri izliyoruz haber bültenlerinde. Gazeteler olay yeri fotoğrafı gibi. Gözlerimiz kan görmekten yorgun. Her yanımız çıkar kavgası ve kontrolünü yitirmiş savaş düzeni.  Daha da kötüsü, her geçen gün daha da kötüsüne alışıyor olmamız. Bireyler adeta birer tüketim makinesine dönüşmüş, toplumsal bağlar zayıflamış ve bireysel çıkarlar, toplumsal değerlerin önüne geçmiş durumda. Sistemin yarattığı vahşi ve bencil insan tipi, her şeyin satın alınabileceğini düşünen, başkalarını umursamayan, yalnızca kendi çıkarları için yaşayan hatta bu yolda ezebileceğini, yok edebileceğini, öldürebileceğini düşünen bir korkunçlukta büyüyor. Bu anlayış, insanın doğasına ters bir şekilde, toplumsal değerleri ve insanlık haysiyetini erozyona uğratarak çoğalıyor. Bize göre bu soğuk, mekanik ve bencil insanı yeniden insanlaştırmanın yolu, sanat ve edebiyatın derinliklerinden geçiyor. Bu koşullar altında, çocukları ve gençleri doğru alışkanlıklara ve sağlıklı bir yaşam tarzına yönlendirmek, yalnızca ebeveynlerin veya öğretmenlerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Bizler edebiyat ve sanatın, bu dönüşümdeki kritik rolüne inanıyoruz.’’ Dedi.

‘’EDEBİYATI SADECE BİREYSEL YAZARLIKLA SINIRLAMAK, ONUN EVRENSEL BOYUTUNU GÖRMEZDEN GELMEKTİR’’

Keskin konuşmasını şöyle sürdürdü; ‘’ Günümüzde hızla kaybolduğundan yakındığımız insanlık değerleri, ancak sanat ve edebiyatın sunabileceği bir rehberlikle yeniden şekillendirilebilir. Teknolojik devrimlerin ve kapitalist değerlerin dayattığı bireyselcilik, tüketime dayalı yaşam biçimleri ve hızla değişen toplumsal normlar arasında, gençlerin bu kaotik ortamda sağlam bir duruş sergileyebilmesi için daha derin bir ahlaki ve kültürel alt yapıya ihtiyaçları vardır. İşte bu noktada, edebiyat ve sanat, gençlerin doğru düşünme, empati kurma, sorgulama ve özgürce ifade bulma yeteneklerini geliştirir. Onlar, bu araçlarla sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirebilecek bir bilince ulaşırlar,Bir yazar olarak inanıyorum ki edebiyat, yalnızca yazarlıkla sınırlı bir kavram değildir; bu geniş ve derin alan, bireysel yazıların ötesinde, toplumsal, kültürel ve tarihi bir bağlamda şekillenen bir evrendir. Edebiyatı yalnızca bir kişinin yazdığı metinlerle özdeşleştirmek, onun gerçek gücünü ve kapsamını daraltmak demektir. Edebiyatı sadece bireysel yazarlıkla sınırlamak, onun evrensel boyutunu görmezden gelmektir. Edebiyat, bir halkın ortak hafızasının bir parçasıdır ve bu hafıza, yalnızca büyük yazarların değil, aynı zamanda toplumun tüm bireylerinin deneyimlerinin, söylemlerinin ve karşılaşmalarının birikimidir. Bir köyde anlatılan masallar, bir mahalledeki hikayeler, bir ailenin nesilden nesile aktarılan sözleri, bunlar da edebiyatın bir parçasıdır. Her kelime, her öykü, her anlatı, bir kültürün, bir halkın tarihsel ve toplumsal bağlamını yansıtır. Buna, kendi yazın yolculuğumdan küçük bir örnek verirsem; Türk ve Dünya edebiyatından hatırı sayılır yazarlardan binlerce kitap okudum. Oturup dilediğim konuda arka arkaya onlarca sayfa yazabiliyorum. Fakat bazen bir olayı, bir durumu, bir duyguyu ifade etmek için küçük bir deyime, bir sözcüğe ihtiyaç duyuyorum. Hafızamı taradığımda çocukken ninemden duyduğum bir sözcükten daha iyisini, daha çok karşılayanını bulamıyorum. Okuma yazma bilmiyordu, estetik anlayışı da boncukları renklerine göre ayırıp dizdiği bir örüntüden ibaretti. Ama benim tarihimdi. Çünkü hepimizin tarihi aynı zamanda içinde yaşadığımız toplumun da tarihi. Sadece paylarımızın boyutu ve yeri değişiyor. Yazabilmek için, öğrenebilmek için, öğretebilmek için, kültürel birikimi geleceğe taşıyabilmek için paşa dedelerimiz, bey babalarımız, hanım ninelerimiz olmasına gerek yok. Eğer bunu görmezden geleceksek çalışma odamızda, yazı masamızın başında, gözümüz yukarıda, burnumuz havada, altına imzamızı attığımız metinler biriktirmeye indirgenmiş bir yazarlığı reddediyorum kendi adıma.  Çünkü edebiyat, bireysel bir çaba değil, bir toplumsal varlık olarak büyür ve gelişir. İşte tam da bundan dolayı Nâzım Hikmet Dünya şairidir. Onun edebi mirası, yalnızca yazdığı şiirlerle, kitaplarıya, adıyla, fotoğraflarıyla sınırlı kalmaz. Her ülkenin, her kentin bir Nâzım Hikmet’i vardır. Nerede doğduğu, nereli olduğu, mezarının nerede bırakıldığı tarihi süreçte önemini yitirmiş, öğretisinde kaybolup gitmiştir.Onun şiirleri, insanlar arasındaki sınırları ortadan kaldırır, insanlığı birleştirir. İnsanı, hayatını sadece kendine ait bir varoluş olarak değil, bir toplum için, toplumun içinde var olma sorumluluğuyla yaşama konusunda teşvik eder. Nazım Hikmet bireysel mutluluğun, ancak toplumda barış ve eşitlik sağlandığında mümkün olacağını öğretir. Bu, onun şiirlerinde bireysel aşkın, toplumsal dayanışmanın ve özgürlüğün birleştiği noktadır.  “Nâzım Hikmet İnebolu’da” Şiir Ödülü ile hedeflediğimiz de, bir yazar olarak en çok önemsediğim de budur. Edebiyat metropolde üretilip pazarlanan bir üst olgu değil, insanın olduğu her noktadan var edilebilecek bir yansımadır. İnebolu Kültür ve Sanat Derneği Edebiyat Ödülleri ile bu yolda hızla ilerlediğimizi düşünüyorum. Çabamız, emeğimiz bir gün görmezden gelen herkese yönünü İnebolu’ya çevirmeyi dayatacaktır. Bu ödülle eline kalem almış gençlerimize ciddi anlamda hak ettikleri bir pencereyi de araladığımızı düşünüyorum. Keşke tümünü görme, tanıma şansınız olsaydı. Öyle güzellerdi ki sonuç duyurusundan sonra onlarla bir whatsapp grubu oluşturup seçkiyi paylaştım. Benden çekindikleri için çok az konuşuyorlardı ama ilk yaptıkları şey birbirlerinin şiirlerine beğenilerini paylaşıp kutlamak oldu. Bu bütün yorgunluklara değer. Herkes dünyaya kocaman pencerelerle doğmuyor ne yazık ki; ben de bu şehirde küçücük bir pencereden büyüttüm dünyamı. ‘’ diye konuştu.

“BUGÜN ALDIĞIM BU ÖDÜL, GENÇ ŞAİRLER İÇİN BİR UMUT IŞIĞIDIR”

Nazım Hikmet İnebolu’da 2025 Şiir Ödülünde ‘’Eksik Cinayet’’ şiiri ile Cemalettin Kürkcü yaptığı konuşmasından duygularını şöyle anlattı; ‘’İnsanlarla şiir ve sanat üzerine saatlerce konuşabildiğim, etkinlikler düzenleyebildiğim bir noktaya ulaşmışım. Emin olun, 12 yaşında kendini kanıtlamaya çalışan o çocuktan, 18 yaşında edebiyatı hayatının merkezine yerleştiren bu gence dönüşen yılların nasıl geçtiğini ben de bilmiyorum. Bir baktım ki bu tutku, yalnızca benim hayatım değil, başkalarının hayatına da dokunmak istediğim bir amaç haline gelmiş. Ne yazık ki günümüzde edebiyatın toplumdaki eksikliğini derinden hissediyoruz. Üstelik, genç edebiyatçılara gereken değerin verilmediğini görmek bizi daha da düşündürüyor. Dergiler, çıtayı yükseltmek yerine yalnızca maddi kaygılarla hareket eder hale gelmiş. Edebiyatı en düşük seviyeye indirip, politikayı her iki sayfada bir reklamla süsleyen bu anlayış, genç şairlerin sesi olmaktan uzaklaşıyor. Genç edebiyatçılara destek veren küçük çaplı dergiler ve kuruluşlar ise toplum tarafından gereken ilgiden mahrum bırakılıyor. Bu düzeni değiştirmek için mücadele etmeliyiz. Bugün aldığım bu ödül, genç şairler için bir umut ışığıdır ve bu ödülü kazanmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorum. Eksik Cinayet adlı şiirim, tamamen yaşamayı kadar sevdiğimi fark ettiğim için bir atik dönemin ürünü. Bir zamanlar, ruhsal sıkıntılar içinde ölümü kafasında defalarca kurgulayan bir çocuktum. Ancak o çocuğun aslında yaşamı delicesine sevdiğini fark ettim. Üstat Orhan Veli’nin"İntihar" şiiri, geçmişteki duygularımı ve o süreçte yaşama yeniden sarıldığım anlarda bile hala O eski hislerin izlerini taşıdığımı bana hatırlattı. Bir insan, düşünceleri, fikirleri ve yarattığı estetikle hatırlanıyorsa, aslında asla Ölmez. Benim de yazma amacım budur’’ diye konuştu.

Ödül töreninde Yazar Mehmet Saydur, Yazar Mertcan Karacan ve Yerel Tarih Araştırmacısı Diş Hekimi Mustafa Fakazlı da konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından İnebolu Kültür ve Sanat Derneği Nazım Hikmet İnebolu’da 2025 Şiir Ödülü ‘’Eksik Cinayet’’ şiiri ile Cemalettin Kürkcü’ye verildi.

Ayrıca seçkide şiirleri yer alan genç şairlerde belgelerini aldılar.

Toplu anı fotoğrafı çekilerek tören sona erdi.