ÜLKEMDE EN UZUN ŞUBAT…

Bir acının tarifini ancak acıyı hisseden anlar. Uzaktan sadece acının empatisi yapılabilir ve acı hissedilebilir. Acınızı paylaşıyoruz kelimesi hep bana uzak gelmiştir. Paylaşılan şey çoğalmalıydı benim lügatımda. Mutluluk paylaşılmalı, ilim paylaşılmalı, bilim paylaşılmalı, bir yemek paylaşılmalı ki çoğalsın ama acı paylaşılmamalı. Acı azaltılmalı. Acıya ortak olunmalı ki acıyı yaşayanın acısı azalabilsin.

Acı, kendinden vererek, kendinden azaltarak azalır, acının sahibi çoğaltılmalı ki acının dozu azalsın. Bir el uzatarak, bir omza dokunarak, kendinden nakit miktarı azaltarak, kendi paltondan azaltarak, kendi battaniyeni azaltarak, menünden birini eksiltecek, acının sahibine ekleyerek ancak acıya ortak olunur. Acınıza ortak oluyoruz Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adana, Osmaniye, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa.. Belki de yüz yılın en büyük depremini yaşadı Türkiye. Ah benim güzel ülkem bu acının izlerini silmek yıllarımızı alacak. Fakat inancımızla, birlik ve beraberlik içinde, milli ve manevi güç ile biz nelerin üstesinden geldik.

Gün birlik günüydü ve küçük coğrafyalarda yapılan iyiliklerin ne kadar farklı ne kadar içten olduğunu burada tüm hissiyatımızla hissettik. Biz acınıza ortak olmaya çalıştık. Genci, yaşlısı, çocuğu demeden herkes bir şekilde elinden ne geliyorsa yapmaya çalıştı. Çünkü bu coğrafya afeti iliklerine kadar hissetmiş kısa bir süre önce sel atlatmış ve yaraları yine acılarına ortak olan güzel insanlarca sarılmıştı. Acı aslında bildikleri yerden gelmişti Yiğit İnebolu ve Kastamonu coğrafyasına. Şimdi bu büyük felaketin yaralarını, yarayı bilen yarayı hisseden güzel yürekli güzel insanlar İle sarma zamanı.

Tüm Türkiye de iki binlerin Nene Hatunlarını, yiğit neferlerini bir kez daha yaşadık. Acının tarifi yok bunu hepimiz biliyoruz ama acıyı azaltmanın çaresi vardı. Birlik ve beraberlik.. Sevgi ve saygı bağlarını güçlendirmek dayanışmayı sağlamaktır. Bu çerçevede hep birlikte el ele, omuz omuza vererek gücümüze güç katarak acılara ortak olacağız. Elemimiz bir, yüreğimiz yanıyor fakat ayağa kalkıp yeni doğan güneşe umutla bakmayı da başarmak zorundayız. Çünkü biz Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz neferleriyiz. Bu vatan her karış toprağı ile acısında, neşesinde bize emanet. Bizi biz yapan yine birliğimiz. Umutsuzluğa yer vermeden her karış toprağında nefer kanı olan ülkemizin dağından ovasına, taşından toprağına, lazına, kürdüne, çerkezine, zazasına, ayına yıldızına can olma vakti. Geceye karışan her günün doğan güneşinde inancımızı ve umudumuzu yeşertme zamanı. Tüm ülkemize geçmiş olsun. Allah bu ülkeye bir daha böyle büyük acılar yaşatmasın.