YARGI DERSLERİ

YARGI DERSLERİ

ANKKARA BÖLGE İDARE MAHKEMESİNE

               Müvekkilim Ali Turgay Karayel’in, Türk Dili ve Edebiyat Öğretmeni olarak Kastamonu Prof. Dr. Saime İnal Savi Sosyal Bilimler Lisesine atanmayı hak etmesine karşın, müvekkilimle karşılaştırıldığında her yönden çok geride olan Ö. Ç’nin atanması üzerine işlemin iptali için dava açmıştık. Kastamonu İdare Mahkemesinin işlemin iptali istemimizi reddetmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemenize bu itiraz dilekçemizi sunuyoruz.

               1-Kastamonu İdare Mahkemesi kararında “Davanın Özeti”ni eksik yapmıştır. Özette anlatılanların çoğuna katılıyoruz ancak özetin sonunda şu ifadeyi de yazması gerekirdi. “Davacı taraf şunu iddia etmektedir.  Milli Eğitim Bakanlığı ve Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü proje okullarına atama yapma sürecinde, kendi belirleyip yayınladığı ölçütleri (kitap yazma, projeler, hizmet yılı, aldığı başarı/teşekkür belgeleri vb.)  başvuru sırasında öğretmenlerden istemiş ancak bu istediği ölçütleri hiçbir şekilde değerlendirmeye almamıştır. Davacı taraf; müvekkili Ali Turgay Karayel’in yaptığı çalışmalar, başardığı işler yönünden davalı Ö. Ç’den kat kat üstün olmasına karşın kamu yararını gözetmeyip davalı kişiyi bakanlığın keyfi kararla atadığını iddia ederek müvekkiline haksızlık yapıldığı gerekçesiyle dava açmıştır.”

                   Başka bir deyişle müvekkilimin kitap yazdığı, projeler yaptığı, öğrencilerinin kitap çıkartmasını sağladığı, üniversitede sempozyumda bildiri sunduğu, başarı ve teşekkür belgeleri aldığı, meslekte deneyimli olduğu vb. özellikleri taşıdığı için atanması gerektiğini söylemiyoruz;  mahkemeye sunduğumuz belgelerden de anlaşılacağı gibi davalı Ö. Ç’den çok daha üstün başarıları, çalışmaları olmasına karşın davalının sözü edilen okula atanmasının öğrencilere haksızlık olacağını dolayısıyla idarenin kamu yararına aykırı hareket ettiğini,  bu nedenle müvekkilimin haksızlığa uğradığını vurguluyoruz.

                    2- Kastamonu İdare Mahkemesinin verdiği kararın sondan üçüncü paragrafında aynen şöyle yazıyor.

                   “İdareye verilen takdir yetkisinin, ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı mercilerince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.”

                    Evet işte biz de tam da bunu söylüyoruz. İdare verdiği bu atama kararıyla kamu yararı ve hizmet gereklerini açıkça göz ardı etmiştir. Davacı ve davalı öğretmenin Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verdiği belgelerin karşılaştırmasını gösteren tabloyu daha önceki dilekçelerimizde sunduğumuz gibi aşağıda bir kez daha sunuyoruz. Tek şunu sormak istiyoruz. Acaba aşağıdaki tabloya göre hangi öğretmen atanırsa kamu yararı göz ardı edilmiş olur? Başka bir deyişle, sınavla girmeye hak kazanmış öğrencilerin olduğu bir lisede hangi öğretmeni atamalıyız ki kamu yararı göz ardı edilmemiş olsun. Hangi öğretmen atanırsa okulun öğrencileri için daha yararlı olur?

DAVACI: ALİ TURGAY KARAYEL

DAVALI: Ö. Ç.                                    

Yayınlanmış ISBN'li kitabı                                                                 

5 (Beş)

Yayınlanmış ISBN'li kitabı

0 (Sıfır)

Aldığı Teşekkür/Başarı Belgesi

4 (Dört)

Aldığı Teşekkür/Başarı Belgesi

1 (Bir)

Öğretmenlik Boyunca Yaptığı Projeler

5 (Beş)

Öğretmenlik Boyunca Yaptığı Projeler

0 (Sıfır)

Bildiri Sunmuş Olmak Kaydıyla Bilimsel Toplantılara Katılmak

1 (Bir)

Bildiri Sunmuş Olmak Kaydıyla Bilimsel Toplantılara Katılmak

0 (Sıfır)

Yayınlanmış ISBN’li bir kitapta bölüm yazarı olmak

1 (Bir)

Yayınlanmış ISBN’li bir kitapta bölüm yazarı olmak

0 (Sıfır)

Öğretmenlikte Geçen Hizmet Süresi

17 yıl

Öğretmenlikte Geçen Hizmet Süresi

11 yıl 8 ay

Yüksek Lisans

Var

Yüksek Lisans

Var

Öğrencileriyle Birlikte Kitap Yayınlama

1 (Bir)

Öğrencileriyle Birlikte Kitap Yayınlama

0 (Sıfır)

Editörlüğünü Yaptığı Kitap

1 (Bir)

Editörlüğünü Yaptığı Kitap

0 (Sıfır)

                 Yukarıdaki ölçütleri (kriterleri) Milli Eğitim Bakanlığı kendisi belirleyip yayınlamış, öğretmenlerden başvuru sırasında istemiştir. Davacı ve davalı taraf da Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne başvuru sırasında yerine getirdikleri ölçütleri belgeleriyle sunmuştur. Her iki tarafın belgeleri dava dosyasında da vardır. Bu tabloya bakıldığında idare takdir yetkisini sıfırcı öğretmenden yana kullanmıştır. Oysa idare, kamu yararını, yani okuldaki yüzlerce öğrenciyi düşünseydi başarılı, çalışkan, nitelikli işler yapmış öğretmenden yana seçimini yapardı.

                “Takdir yetkisi” diye adlandırdığımız iki sözcük vicdana, sunulan kanıtlara ters düşemez. “Takdir yetkisi” dediğimiz şey ayrımcılığın, adalete uymayan işlerin kılıfı olamaz. İki öğretmenin başarıları eşit veya birbirine yakın olsa elbette idare makamları “takdir yetkisini” istediği kişiden yana kullanabilirdi. Ancak bu tabloya göre bir eşitlik veya bir yakınlık mı var yoksa arada uçurum mu var? Gördüğümüz tablo bize arada uçurum olduğunu açıkça gösteriyor. Kastamonu İdare Mahkemesi, kendi verdiği karardaki kamu yararına aykırılık vurgusunu yapmasına karşın Milli Eğitim Bakanlığının kamu yararı aleyhine verdiği bu kararı Bakanlığın “takdir yetkisi” diyerek görmemiştir.

                 Örneklendirerek somutlaştırmamız gerekirse… Sözgelimi bir yargıcın çocuğu veya yeğeni veya torunu Ankara’da bir Sosyal Bilimler Lisesini sınavla kazandı ve okula bir Türk Dili Edebiyatı Öğretmeni alınacak. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü yukarıdaki tabloyu velilere gösterse, acaba veliler hangi öğretmenin çocuklarının dersine girmesini ister? Yüzlerce öğrenciden ve onlarca öğretmenden oluşan bir lise sonuçta bir kamu kurumudur. Acaba hangi öğretmen alınırsa kamu yararı gözetilmiş olur? Yukarıdaki tablonun velilere gösterilmesine karşın sıfırcı öğretmen atanırsa veliler “iyi yapmışsınız” mı der, yoksa sert biçimde tepki mi gösterir? Veliler tepki gösterince Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü “takdir yetkimizi” kullandık diye yanıtlarsa veliler ve öğrenciler ikna edilmiş olur mu? Veliler, “keyfi davranamazsınız, söz konusu olan bizim çocuklarımız ve onların geleceği, o nedenle ildeki başarılı, çalışkan ve en çok hak eden matematik öğretmeni, edebiyat öğretmeni, tarih öğretmeni… çocuklarımızın dersine girmeli” derse bu haksız bir talep mi olur? Elbette aklı başında her veli yukarıdaki tabloya göre beş kitap yazma başarısı göstermiş, ülkenin en önemli edebiyat dergilerinde öyküleri, denemeleri, yazıları yayımlanan, üniversitede bilimsel toplantıda konuşma yapabilen, öğrencilerinin kitap çıkartmasını sağlayan, diğerine göre meslekte daha deneyimli, beş nitelikli proje gerçekleştirmiş, defalarca başarı ve teşekkür belgesi almış öğretmeni ister.

                  3- Kamu kurumları adı üstünde tüm toplumun ortak varlığıdır. Oysa bir çiftlik bir kişinin varlığı olabilir. Sözgelimi çiftliğin sahibi çiftliğine ister manda alır, ister dana alır, isterse ördek alır. Buna kimse karışamaz. Tercihini niçin ördekten ya da danadan yana kullandın diye çiftlik sahibinden açıklama yapması istenmez. Ama kamu kurumları, dava özelinde Prof. Dr. Saime İnal Savi Sosyal Bilimler Lisesi bir çiftlik değildir.  Oraya öğretmen alındığında bunun hangi gerekçelerle yapıldığının akla ve vicdana uygun biçimde açıklanabilmesi gerekir. Öğrencilerin, velilerin, halkın, dolayısıyla kamunun yararı kesinlikle göz ardı edilemez. Hiçbir kişi veya makam ve onların kararları kamu yararından üstün olamaz. Hukuk devletlerinde temel ilkelerden biri budur.  Öğrencilerden ve nitelikli eğitimden yana kararlar almak Milli Eğitim Bakanlığının temel görevidir. Milli Eğitim Bakanlığı ölçütleri kendisi yayınlamış ama hiçbir biçimde bu ölçütleri dikkate almamıştır. Hak etmediği bir yere kişiyi atayarak mutlu etmek uğruna yüzlerce öğrencinin ve ailenin haklarının yenmesine idare tarafı yol açmıştır.

                     Kastamonu İdare Mahkemesinin kararında sondan üçüncü paragrafta belirttiği kamu yararının aleyhine durumun varlığı çok açık ve seçiktir. Ankara Bölge İdare Mahkemesinden, kamu yararı aleyhine olan idarenin bu keyfi kararını iptal etmesini bekliyoruz. Bu yalnızca müvekkilim Ali Turgay Karayel’in değil, sözü edilen okuldaki öğrencilerin de haklarının teslim edilmesini sağlayacaktır. Hiçbir kurumun yöneticisi yurttaşları arasında ayrımcılık yapamaz. Hukukun üstün olduğu ülkelerde yargı makamları buna izin vermez. Üstünlerin hukukunun geçerli olduğu ülkelerde ise elbette ayrımcılık, keyfi uygulamalar olur. Sınavla, hak ederek gelmiş öğrencilerin okuduğu okula öğretmenler de elbette hak ederek, yaptıkları çalışmalar, yaptığı başarılı işler değerlendirilerek yani adil biçimde alınmalıdır. Hukuk devleti olmak bunu gerektirir.

                                                                                                        ALİ TURGAY KARAYEL