Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’nun lojistik merkezlerinden İnebolu Limanı’na getirilen mühimmatın tahliyesini üstlenen İnebolulu kayıkçılarının kullandığı denk kayığı, İnebolu Kaymakamlığının projesiyle yeniden hayat buldu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışıyla başlayan milli mücadelenin lojistik merkezlerinden İnebolu Limanı, 3 yıl boyunca silah ve cephanenin Anadolu'ya giriş kapısı oldu. İstanbul'dan kaçırılan binlerce ton silah ve cephane ile diğer askeri malzemeler ve Rusya gibi ülkelerin yardım amaçlı gönderdiği silah ve mühimmatlar, güvenli olduğu gerekçesiyle Kastamonu’nun İnebolu ilçesine getirildi. Gemiler, iskelenin düzgün olmaması nedeniyle limana yanaşamazken, açıkta demirleyen gemilerdeki cephane dolu sandıkların tahliye işini İnebolulu kayıkçılar üstlendi.
Yörede "denk kayığı" adıyla bilinen tekneleriyle, fırtınalı havalarda dev dalgalara göğüs gererek gemilerdeki binlerce ton cephaneyi salimen karaya çıkaran İnebolulu kayıkçılar, 3 yıl boyunca bu mücadelesini sürdürdü. İnebolulu kayıkçılar, 1921'de Kars Kalesi'nde ele geçirilen tekerlekli ağır topların da cepheye ulaşmasını sağladı.
Türkiye'nin İstiklal madalyalı tek ilçesi olan İnebolu'da Milli Mücadele'ye katılan "denk kayıklarının büyük çoğunluğu zamanla yok olurken sadece bir tanesi koruma altına alınabildi. Bu da İstanbul Beşiktaş'taki Deniz Müzesi'nde sergileniyor.
“İMECE USULÜYLE HAYIRSEVERLERİN DESTEKLERİYLE ORİJİNAL DENK KAYIĞINI YAPIP, İLÇEMİZDE SERGİLEYECEĞİZ”
Denk kayığının İnebolu için oldukça öneme sahip olduğunu söyleyen İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, “İstiklal Yolu, İnebolu’dan başlıyor. Milli mücadele döneminde atalarımız cephane ve silah sıkıntısı yaşadılar. Milli mücadeledeki bu sıkıntının çözümü İnebolu’dan oldu. İstanbul ve Rusya gibi yerlerden deniz yoluyla cephaneler geldi, İnebolu açıklarında demirleyen gemilerden denk kayıklarıyla karaya taşınıp milli ordumuza, Ankara’ya buradan cephaneler ulaştırıldı. U yolculuk İnebolu’dan sadece Kastamonu’ya dört gün sürdü. Bu cephaneleri ve silahları ordumuza ulaştıramazsak, milli ordumuz silahsız kalacaktı ve bizim demiryolları, karayolları, maalesef itilaf devletlerinin denetimi altındaydı ve kontrol ediliyordu. Atalarımızın ve Kuvayi Milliye’nin böyle bir problemi bulunuyordu. Cephane ve silahta buradan sağlandı. İnebolu’da denk kayığı locası vardı, hiçbir ücret almadan atalarımız bu işi yaptılar. 3 yıl boyunca atalarımız hiçbir karşılık beklemeden ve hiçbir para almadan denk kayığıyla deniz yoluyla, karadan da öküzlerin sürdüğü kağnılarla Ankara’ya ulaştırıldı. Bazen de kendi sırtlarında yürüyerek Ankara’ya kadar bu yolculuk, silah serüveni devam etti. Bununla birlikte Kurtuluş Savaşımızın kaderi değişti. Denk kayığı dolayısıyla medarıiftiharımız. Hem onu kullanan atalarımız olunca hem de denk kayığı artık milli mücadelenin de bir sembolü haline geldi. Bu yüzden ilçemize gelenler hep merak ediyordu. Ama İnebolu’da ne yazık ki denk kayığını gösterebileceğimiz herhangi bir kayık kalmamıştı. Bizim insanlarımıza bunu gösterebilmemiz gerekiyordu, merak edenler vardı. Bunu neslimize anlatmamız lazım. Çocuklarımıza, gençlerimize göstermemiz gerek. Dolayısıyla fikir buradan çıktı. Sadece ve sadece tek denk kayığı İstanbul’da Deniz Müzesinde bulunuyor. İnebolu’dan İstanbul’a Deniz Müzesine gidip denk kayığını görmekte herkese nasip olmuyor. Bizlerde bu fikirden dolayı denk kayığına başladık. Yaklaşık 6 aydır buna uğraşıyoruz. Şu anda görmüş olduğunuz denk kayığının son aşamasına geldik. Başlangıç aşamasından bu aşamaya gelene kadar her aşamasıyla yakından ilgilendik. Geleneksel yöntemlere uygun olarak yapmaya gayret ettik. Mehmet ustamızda bu işin ustalığını üstlendi, işçiliğini herhangi bir karşılık beklemeden büyük bir gayret ve fedakarlıkla yapıyor. Kestane ağacından yapılıyor, kestane bu bölge için çok önemli bir ağaç, geçim kaynağı. Kestane ağacı çok sağlam bir ağaç. 50 yıl, 100 yıl dayanabilen bir ağaç. Su da olması gerekiyor denk kayıklarının bilindiği üzere, tamamen geleneksel yöntemlerle kestane ağacı kullanılarak ama farklı alanlarda örneğin küreklerinin kayın olması gerekiyor, farklı istisnalar olmakla birlikte yüzde 90’nı kestane ağacından yapılıyor. 5 tane kürekle çekiliyor. Herhangi bir motor kullanılmadan biz bunu imal ediyoruz denk kayığını. Çünkü atalarımız bunu nasıl yaptıysa bizlerde bunu o şekilde göstermemiz gerekiyor. İmece usulü ile bir denk kayığı oldu. Buradaki malzemeleri de sağ olsun hayırseverlerimiz üstlendi. Tutkalından tutun çivisinden diğer malzemelerine kadar birçok emek gerektiriyor, malzeme ihtiyacı da doğuyor. ‘’dedi.
DENK KAYIĞINDA ÇOK KALİTELİ MALZEMELER KULLANDIK
Denk kayığının yapımını herhangi bir ücret talep etmeden üstlenen Mehmet Aksoy ise, “Denk kayığını yapmaya 6 ay önce başladık. Doğal kestane ağaçlarından yapıyoruz. 10x20 boyutu bulunuyor, 2,60’da genişliği var. Denk kayığında çok kaliteli malzemeler kullandık. Eğrileri doğal malzemelerden seçtik. Kayığı bu yörenin kestane ağaçlarından yaptık. Denk kayığı tamamen doğadan elde edilen ürünlerden doğal bir şekilde yapıldı. Düz ağaçlardan çıkartma yapmadık, eğri olan gövdesi ormandan doğal ağaçlardan seçtik. Çok sağlam bir tekne yaptık. Denk kayıklarından motor kullanılmıyor, orijinal denk kayığında motor bölümü bulunmuyor, o yüzden yerine yapmadık, kürek ile gidiyor, bu kayıkta kürek kullanılıyor” diye konuştu.