Otizm Nedir?
Otizm, kelime anlamı olarak “kendine dönük” demektir. Otizm spektrum bozukluğu (OSB) ise çocukluk otizmi, yaygın gelişimsel bozukluk, atipik otizm, asperger sendromu gibi isimlendirmeleri olan farklı hastalık gruplarını içerir.
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkar. Önemli sosyal/iletişimsel eksiklikler; sınırlı, tekrarlayan hareketler ve ilgi alanları ile karakterize nörogelişimsel bir sorundur
Her coğrafyada ve her sosyoekonomik düzeyde görülebilmektedir.
Erkek çocuklarda görülme oranı kızlara göre 3-4 kat daha fazladır.
Bu çocuklar başkalarıyla iletişim ve etkileşim kurmada zorluk çekerler ve sosyal aktivitelerde ilgi kaybı ve tekrarlayan davranışlar sergilerler. Bazen kendilerine özgü ilgi alanlarına ve güçlü yönlere sahip olabilirken, sosyal etkileşim ve rutinlerdeki değişiklikleri takip etme konusunda zorluk yaşayabilirler.
Otizm spektrum bozukluğu her çocukta farklı belirtilerle görülür. Her çocuğun klinik görünümü, tedavisi ve ilerleyişi farklıdır.
Otizmli bireylerde ilk 3 yaş içerisinde aşağıdaki gibi belirtiler görülebilir:
- Sosyal etkileşimde zorluklar (göz teması kurmamak, duygusal ifadelere tepki vermemek),
- Dil gelişiminde gecikme veya konuşma güçlükleri,
- Tekrarlayan hareketler (örneğin, elleri çırpmak, sallanmak),
- Dar ve sınırlı ilgi alanları,
- Değişime karşı hassasiyet (rutinde bir değişiklik olduğunda aşırı tepki vermek).
Otizmin Tanısı Nasıl Konur?
OSB tanısı ülkemizde Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanları tarafından konulmaktadır. Tanıda çocuğun gelişimi ve davranışları fiziksel muayene yapılarak değerlendirilir.
Değerlendirmede Otizm Tanı Görüşmesi–Revize (ADI-R), Sosyal ve İletişim Bozuklukları Tanı Görüşmesi (DISCO) ve Otizm Tanı Gözlem Çizelgesi (ADOS) gibi tanı araçları, Çocukluk Otizmi Derecelendirme Ölçeği (CARS) gibi derecelendirme ölçekleri kullanılır. Klinik duruma göre genetik, metabolik testler, EEG, MR gibi testler de istenebilir.
Otizmin Nedenleri Nelerdir?
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), çok çeşitli genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin bir etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Gebelikte geçirilen enfeksiyonlar, uzun ekran maruziyeti, sağlıksız beslenme, çevresel toksinler, genetik vs çok sayıda etken mevcuttur. Otizmin kesin nedenleri henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da, bilimsel çalışmalar bu bozukluğun bir dizi faktörün birleşimiyle geliştiğini ortaya koymaktadır.
Aşılar Otizm yapar mı?
Önce bu tartışma neden yapılıyor ona bakalım: 1998'de Andrew Wakefield ve 12 meslektaşı kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (MMR) aşısının çocuklarda otizm yapabileceğini öne süren bir vaka serisi yayınladı. (The study by Andrew Wakefield (now retracted) on MMR vaccine and autism. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3136032/)
Orijinal makalede, Wakefield ve 12 ortak yazar, Royal Free Hastanesi ve Tıp Fakültesi'ne kronik enterokolit ve gerileyen gelişimsel bozuklukla sevk edilen 12 çocuğun "ardışık serisini" araştırdıklarını iddia ettiler. Yazarlar, 12 çocuktan sekizinin ebeveynlerinin, dil de dahil olmak üzere edinilmiş becerilerinin kaybını MMR aşısıyla ilişkilendirdiklerini bildirdiler. Yazarlar, "olası çevresel tetikleyicilerin" (yani aşının) hem gastrointestinal hastalığın hem de gelişimsel gerilemenin başlangıcıyla ilişkili olduğu sonucuna vardılar.
Bu makalenin 12 ortak yazarından 10'u daha sonra yorumlarını "veriler yetersiz olduğundan MMR aşısı ile otizm arasında nedensel bir bağ kurulamadı" diyerek geri çekti.
Wakefield ve diğerlerinin finansal çıkarları olduğu anlaşıldı (Wakefield, aşı üreten şirketlere karşı açılan davalarda ebeveynler tarafından tutulan avukatlar tarafından finanse edilmişti.)
Lancet, Şubat 2010'da Wakefield ve diğerlerinin makalesini tamamen geri çekti ve makaledeki unsurların yanlış olduğunu kabul etti. Wakefield ve diğerleri etik ihlallerden (gerekli etik izinleri almadan çocuklar üzerinde invaziv araştırmalar yürütmüşlerdi) ve bilimsel yanlış beyanlardan (örneklerin ardışık olduğunu bildirmişlerdi ama seçiciydi) suçlu bulundular.
Artık bu makalenin yazarlarının kasıtlı dolandırıcılıktan suçlu oldukları ortaya çıkmıştır (davalarına uyan verileri seçip almışlardır; gerçekleri çarpıtmışlardır). https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2831678/
Aşılar ile otizm arasında bağlantı olmadığını gösteren çok sayıda çalışma mevcuttur.
Bu makalenin yayınlanması ile birlikte ciddi bir tartışma başlamış, aşı reddi sayısı da artmıştır. Makalenin bilimsel bir temelle yazılmamış olduğunun anlaşılmasına rağmen, oluşturduğu toplumsal etki ile maalesef hala destekleyenler mevcuttur.
Otizmin Tedavisi Var Mıdır?
Otizmde en etkili tedavi yöntemi: Ailelerin de sürecin içinde aktif olarak yer aldığı bireye özgü eğitimdir.
Uygulanan erken müdahale programları ile erken yaşta tanı konulup, beyin gelişiminin hızlı olduğu erken çocukluk döneminde otizmli bireyin özel eğitime erişimi, var olan potansiyelinin en yüksek düzeyde değerlendirilebilmesi ve toplumsal hayata katılımının desteklenmesi amacıyla oldukça önemlidir.
Eğitim; çocuğun dil gelişimi, sosyal gelişimi, özbakım becerilerini kazanması ve yaşıtlarıyla birlikte okula devam edebilmesi için gerekli olmakla birlikte, normal öğrenme yöntemlerinin, otizmli bireylere uygun olmadığı bilinmektedir. Tanı alan bireyler mutlaka yoğun, kesintisiz ve otizme özel olarak hazırlanmış eğitim programlarına dahil edilmelidir.
Ebeveynler için bu durum maddi yük, aile içi çatışma, ruh sağlığı sorunları ve toplumla ilgili sorunlar gibi çeşitli endişeler taşıyan bir süreçtir.Yorucu ve uzun süreli eğitim programlarına ailelerin devam etmesi bazen zor olup, hızlı iyileşme vaat eden tedavi yöntemlerine yönelebilmektedirler. Otizmin tedavisinin uzun bir süreç olduğu unutulmamalı ve eğitim, beslenme, sosyal etkileşimler, psikolojik destek birlikte yürütülmelidir.
Akupunktur Tedavisi
Bilimsel dayanağı kesin olarak bilinmemekle birlikte akupunktur tedavisi, mental ve bedensel sağlığı geliştirmek amacıyla, enerji akışının olduğu akupunktur noktaları vasıtasıyla insan vücuduna sistematik bir şekilde ince iğnelerin takılmasını ve düzenlenmesini içeren alternatif bir tıp yöntemidir ve bu yöntemin OSB’li bireylerin bilişsel gelişim, iletişim, öz bakım becerileri ve dikkat gelişimi gibi alanlarda etkililiğine yönelik çalışmalar mevcuttur (Lofthouse, Hendren, Hurt, Arnold ve Butter, 2012. Akt. Cavkaytar, 2016).
Şelasyon (Arındırma) Tedavisi
Şelasyon Tedavisi, vücutta biriken kurşun, cıva, kadmiyum gibi ağır toksik metallerin bağlanması ve vücuttan atılması amacıyla yapılır.
Hiperbarik Oksijen Tedavisi
Hiperbarik Oksijen Tedavisi, tamamıyla basınç etkisine alınan bireylere 1 atmosfer basıncın üzerinde %100 oksijen solunumu gerçekleştirilmesiyle oluşan tedavi yöntemidir. OSB’li çocukların tedavisinde pozitif etkilere sahip olduğu öne sürülse de yakın tarihli çalışmalar bu tedavi yönteminin OSB’li bireyler üzerinde kayda değer bir etkiye sahip olmadığını ve bu hususta yeterli bulgulara sahip olunmadığını göstermektedir.
Gluten ve Kazeinden Yoksun Diyet Tedavisi
Gluten ve Kazeinden Yoksun Diyet Tedavisinde, kazein içeren süt ve süt ürünlerinin kullanımı ile arpa, buğday gibi gluten içeren tahıl ürünlerinin kullanımı yasaklanmaktadır. Bu durumun OSB’li bireylerde bu proteinlerin tam anlamıyla parçalanamadığından dolayı otistik birtakım belirtilere yol açtığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu tedavi yönteminin OSB’li bireylere olumlu etkileri olduğu yönünde görüşler mevcuttur.
GAPS Diyeti
GAPS (Gut and Psychology Syndrome) diyeti, Dr. Natasha Campbell-McBride tarafından geliştirilmiş bir beslenme protokolüdür. GAPS diyeti, sindirim sistemi sağlığını iyileştirmeyi ve bunun sonucunda beyin fonksiyonlarını desteklemeyi amaçlar. GAPS, özellikle sindirim sistemi ile beyin arasındaki bağlantıya odaklanır ve bu bağlantıyı "gut-brain axis" olarak adlandırılır. GAPS diyeti, sindirim sistemi bozukluklarının (örneğin, bağırsak geçirgenliği, bakteriyel dengesizlikler) otizm, depresyon, anksiyete, hiperaktivite gibi psikolojik bozukluklarla bağlantılı olabileceğini öne sürer.
Sekretin Tedavisi
OSB tedavisinde kullanılan Sekretin tedavisi, etkisi en fazla araştırılan alternatif tedavi yöntemlerindendir. Bu alanda yapılan araştırmalar ve çalışmalar gastrointestinal yanma ve yakınmalar üzerinde yoğunlaşmış, bu şikayetlere sahip bireylere uygulanan endoskopi esnasında sekretin tedavisi uygulanan OSB’li çocukların dil ve sosyal etkileşim becerilerinde gözle görülür iyileşmeler olduğu ve bu sayede sekretin tedavisinin popülaritesinin arttığı belirtilmiştir. Sonraki yıllarda sekretin üzerine yapılan araştırmalarda ise sekretinin etkinliği üzerine yanılsamaların olduğu belirtilmiştir (Horvath ve arkadaşları, 1998; Sandler ve arkadaşları, 1999; Esch ve Carr, 2004. Akt. Namlı, 2012).
İmmünolojik Hipotezler ve Tat Uygulamaları
Bu tedavi yönteminde bireye özgü uygulamalar ön plana çıkmakta ve OSB’li bireylerin biyolojik özellikleri esas alınmaktadır. Bu tedavi yönteminde İmmun ve Otoimmunite yanıt uygulamaları, İntravenöz İmmunoglobulün (IVIG) uygulaması, Prebiyotik uygulamaları ve KKK (kızamık-kabakulak-kızamıkçık) aşı uygulamaları bulunmaktadır.
Vitamin ve Mineral Desteği
Magnezyum, çinko, B6, omega-3 gibi mineral ve vitaminlerin OSB’li bireyler tarafından alımının sağlanmasıdır. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33599431/
Nörofeedback Tedavisi
Bir anlamda beyin jimnastiği olarak görülen bu tedavi yönteminde bireyin kendi EEG aktiviteleri ile ilgili eş zamanlı olarak ses ve görüntülere yönelik beyin dalgalarının eğitilmesi amaçlanmakta ve bu sayede bireyin öz düzenleme yapmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Bu tedavi yönteminin OSB üzerinde pozitif etkilerine yönelik çalışmalar yer alsa da bu yöntem bilimsel dayanağa sahip değildir (Lofthouse ve diğerleri, 2012. Akt. Cavkaytar, 2016).
Hayvan Terapisi
Sıklıkla kullanılan hayvanlar atlar, yunuslar ve köpekler olmakla birlikte bu terapi yönteminde OSB’li bireylerin bu hayvanlar ile etkileşime girerek sahip oldukları bazı sorunların üstelerinden gelmeleri hedeflenir.
Sanat Terapisi
Bu terapi yönteminde amaç; OSB’li bireylerin psikoterapi ve sanat alanında uzmanlığı bulunan bir terapist eşliğinde heykel, resim ve seramik gibi sanatsal faaliyetlerde bulunarak düşünce ve duygularını açığa vurmaları yoluyla sahip oldukları problemlerden kurtulmaları ve öz farkındalıklarını geliştirmeleridir (Emery, 2004. Akt. Cavkaytar, 2016).
‘Her çocuk kendi hızında ilerler; lütfen arkadan ittirmeyiniz.’ Dr. Bahar ERİŞ